2003 Yılının Gaf Ödülleri     POLİTİKACI DALINDA...

1) “Füzelerle savaş kazanabilirsiniz, ama füzelerin üzerine oturamazsınız...” (Deniz Baykal)
2) “Afrikalı zombiler gibi...” (Bülent Arınç)
3) “Sekiz yıl Özal’a verdiniz, onun iki yılını ananıza verin, o zaman Türkiye şahlanır...” (Tansu Çiller)
3) “Powell’ın ziyareti daha önce yapılsaydı daha iyi olurdu, ancak bu ziyaret tam zamanında yapılmıştır...” (Abdullah Gül)
5) “Ben 1960’larda çalışma bakanlığı yapmıştım. Yani tam hatırlamıyorum ama 1995’e kadar sürdü bu görevim...” (Bülent Ecevit)

KADIN SUNUCU DALINDA...

1) “Evet, bugün perşembe, haftanın son günü, yani bugünü saymazsak...” (Pınar Altuğ, TRT’deki programında)
2) “Sıfır puan kazanırsaniz toplam puanınıza sıfır puan ekleriz...” (Ebru Şallı, Pazar Yıldızı adlı yarışmada)
3) “Siz ben olmuşum, ben siz olmuşsunuz...” (Esra Ceyhan, Huysuz Virjin’e rüyasını anlatıyor)
4) “Tuğba Özay’ı alkışlayan gruba bakıyorum. Büyük bir çoğunluğunu kadın ve erkekler oluşturuyor...” (Ece Erken, Passaparola’da)
5) “Bütün o elektronik şeyler aslında biraz mekanik kaçıyor...” (Gülben Ergen, SMS, e-card gibi yöntemlerden hoşlanmadığını belirtmek istiyor)

ERKEK SUNUCU DALINDA...

1) “Yani şimdi sizin annenizin bütün evliliklerinden elde ettiği toplam çocuk sayısı kaç?” (Sinan Çetin, Film Gibi programında konuğa)
2) “Süreyya Ayhan sizin cinsiniz bilirsiniz...” (Tarik Tarcan, En Büyük Yarışma’da kadın yarışmacıya)
3) “Makul ağla!..” (Savaş Ay, A Takımı’nda sinir krizi geçirttiği Niran Ünsal’a)
4) “Ben, aşki iki kişinin yaşamasından yanayım...” (Vatan Şaşmaz)
5) “Bu çocuk üçünüzden!..” (Erman Toroğlu, Karar Anı adlı programda, karı-koca ve sevgiliye söylüyor)

ERKEK ŞARKICI DALINDA...

1) “Siz düşük yapma halini, her şeyi olan Richard Gere’in mutluluğu Hindistan’da aramasına da benzetebilirsiniz. Düşünsenize, her şeyiniz var ama mutlu degilsiniz...” (Çelik Erişçi)
2) “Müzikte tek eksiğim opera...” (Doğuş)
3) “İlham kaynağım şu gördüğünüz Boğaz. Bu deniz, öküze bile ilham verir...” (Serdar Ortaç)
4) “Her sene bir sene daha geçiyor...” (Tarkan)
5) “Ben, yıllardır süregelen ve gitgide gerileyen arabesk türkücü imajını roketlemek istiyorum. Arabaların torpidolarında en arkada duran kasetleri önlere çıkartmak istiyorum...” (Özcan Deniz)

KADIN ŞARKICI DALINDA...

1) “Estetik haramsa bütün hastaneleri kapatsınlar...” (Petek Dinçöz)
2) “Ses, bedende en geç yaşlanan organdır...” (Nükhet Duru)
3) “Yıllardır olmamıştı, uzun zamandan beri ilk defa tek partili koalisyon oluyor...” (Nil Karaibrahimgil, Bogaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu)
4) “Afrika’dan yamyam getireceğiz...” (Ebru Gündeş, balayına giderken)
5) “Benim o kültürsüz insanlarla işim olmaz, zaten şimdi ultrasyondan çıktım çok mutluyum...” (Ceylan)

MANKEN DALINDA...

1) “Kel miyim, topal mıyım gidip de yasak bir ilişki yaşayayım...” (Didem Taslan)
2) “Birçok arkadaşımın içime girmesine izin verdim, ve ben öyle her arkadaşımı içime alan biri değilimdir...” (Deniz Akkaya)
3) “Şimdiye kadar beraber olduğum erkek arkadaşlarım beni darmadağın etti...” (Gizem Özdilli)
4) “Bu tür şeyler gerçek hayatta da, normal hayatta da yanına yaklaşmam artı sevmem...” (Tuğba Özay)
5) “Erkeğimi asla kahvaltısız bırakmam!..” (Şenay Akay)

DİZİ OYUNCUSU DALINDA...

1) “Tangoya başlarken kadınlar sağ ön, erkekler sol arka ayaklarıyla başlar...” (İpek Tuzcuoğlu)
2) “Laf olsun diye bir şey söyleyecek bir kadın değil o, mutlaka altını doldurur!..” (Tamer Karadağlı, Hülya Avşar için)
3) “Şimdi ben gitsem Amerika’yı ikna etmeye çalışsam beni iplemeyecektir...” (Mehmet Ali Alabora)
4) “Atatürk yaşasaydı, magazin gazetecileri onun da bir frikiğini yakalardı...” (Nurseli İdiz)
5) “Filmin finalini soran anketler internetlerde yayınlandı...” (Özcan Deniz)

SPOR YORUMCUSU DALINDA...

1) “Ağzınla kuş tutsan... ne kuşu?! Ejderha tutsan bunlara yaranamazsınız...” (Ahmet Çakar)
2) “Hayırlı vilayetler...” (Ziya Şengül, İstanbul Valisi ile konuşurken)
3) “İyi püskürtmüş!..” (Şansal Büyüka, hakeme tüküren oyuncu için)
4) “İkinci gol de Boer’un ayağının şeyinden oldu, üçüncü gol gene de Boer’un şeyinden oldu...” (Turgay Şeren)
5) “Bakirelik yalnız bayanda mı olur? Mesela hakemin bakiresi olmaz mı? Yani bozulmamış bir hakem...” (Erman Toroğlu)

HABER SPİKERİ DALINDA...

1) “İnsan, hayvan... her canlının yavrusu ne güzel, öyle değil mi sevgili seyirciler?” (Defne Samyeli, Show Haber)
2) “Bu akşam oynanacak olan Beşiktaş-Galatasaray derbisinin sonucu henüz belli değil...” (Zeynep Kasımlıoğlu)
3) “Bugün çok şey oldu sayın seyirciler...” (Can Ataklı, ana haberi açış cümlesi)
4) “Babayı buldunuz mu?” (Reha Muhtar, haber sunduğu günlerde babasıyla buluşturduğu kıza)
5) “Bize nasıl kullanıldığını gösterebilir misiniz lütfen?” (Gülgün Feyman, kadınlar için üretilmiş prezervatifi tutarak, üretici firma yetkilisine)







 

Takıntı

 

Tavla oynarken son attığınız zar aynı zamanda oyunun o anki skoruysa gereksiz yere mutlu olur musunuz?

Birden fazla gazete aldığınızda en saygın gazetenin üste gelmesine dikkat eder misin?

Taksiden inerken şoföre "hayırlı işler" veya "iyi günler" deyip cevap alamadığınızda taksinin kapısını tam kapatmayıp hemen uzaklaşmaya özen gösterir, şoförün oturduğu yerden tam kapatmadığınız kapıyı kapatmak için uğraşmasına neden olur musunuz?

Biri size "gözleriniz çok güzel" dediğinde daha önce boş boş bakarken daha anlamlı bakmaya çalışır mısınız?

Yatmadan önce hem su içip hem de tuvalete gidecekseniz önce suyu içer misiniz? Böylece o sudan artan maddeleri de boşalttığınızı düşünür müsünüz?

Konuşmanız esnasında “saat” kelimesi geçiyorsa o anda saate bakma gereği duyar mısınız? Bunu her yapışınızdan sonra bu davranışın çok saçma olduğunu düşünüp kendinize sinir olur musunuz?

Havaalanlarında pasaport kontrolü yapılırken görevlinin sizi inceleyip resimdeki adamın siz olup olmadığını kontrol ederken, pasaportunuzdaki pozunuzu verir misiniz? Eğer böyle yapmazsanız adamın kuşkulanıp sizi sorgulayacağını düşünür müsünüz?

Canlı yayın konuklarının taktıkları kulak içi kulaklıkların herkes tarafından kullanıldığını düşünüp iğrenir misiniz? Bir gün böyle bir canlı yayına çıkma durumumum olursa ne yaparım diye şimdiden hesap yapar mısınız?

Kanal kanal gezerken karar kıldığınız bir program o an reklam verdiğinde bunun sizin yüzünüzden olduğunu çünkü o programı izleyerek popülerliğini arttırdığınızı düşünür müsünüz? Bu yüzden vicdan azabı çekip hiç izlenmeyen kanalları izler misiniz?

Gece su içmeye kalktığınızda odanızdan mutfağa kadar olan bütün ışıkları açma gereği duyar mısınız?

İcq'da milletin contact listinde üstte görünmek için nick'inizin başına " ! ? ' *
gibi işaretler koyar mısınız? Olay anlaşılmasın diye nick'inizin sonuna da aynı işaretten yerleştirir misiniz?

Kazaa'da başkalarının sizden neler indirdiklerini inceler misiniz? Onları isimlerine göre sort ederek günün popüler download'u neymiş diye bakar mısınız?

Gece taksiye binince arka koltuğun sağında oturuyorsanız camdan taksimetrenin yansımasını bulup ters rakamları okumaya çalışır mısınız?

Minibüste kimse yokken minibüsün en rahat köşesi olan arka tarafın en köşesine oturduktan sonra ortam sıkışınca "lan şimdi bu köşeden nasıl çıkacağız, çıkarken ortam rahatsız olur mu, rezil olur muyum, çıktıktan sonra herkes beni konuşur mu?" gibi beyninizde onlarca sorun yaratır mısınız?

Yolda yürürken birisiyle karşı karşıya gelip aynı anda aynı yönlere doğru hareket ettiğiniz için biriniz diğerinin yanından geçemediğinde "acaba bu sonsuza kadar böyle sürüp gider mi" diye düşünür müsünüz?

İşemenizin sandığınızdan da uzun sürmesi üzerine heyecanlanıp, daha da uzun sürmesi üzerine umutlanıp, aşırı uzaması üzerine de "ya bu benim hayatımdaki en uzun işeme herhalde" deyip, günün tarihini ve takribi süreyi bir yere not eder misiniz? (Örn: 20 Ağustos 1992 - Ayvalık - 1 dakika 53 saniye)

Bilgisayarınızdaki mp3'leri, "Yabancı" ve "Türkçe" olarak iki ayrı dosyaya kaydederken, yabancı dilde şarkı söyleyen şarkıcılarımızı ne yapacağınızı bilemeyince yeni bir dosya açar mısınız? Bu yeni dosyaya "Şuursuz şarkıcıların şarkıları" diye isim verir misiniz?

Ofiste ya da banka şubesi gibi mekanlarda tuvalete girdiğinizde, sizden önce giren etrafı fena halde kokutmuşsa "bir tek el yıkayacağım ama çıkınca benim kokuttuğumu sanacaklar" deyip hemen geri çıkar mısınız? Ardından da "eyvah, bu defa da kokuya dayanamadığımı düşünecekler" endişesine kapılır, "fazla hassas" olarak damgalanmaktan korkar mısınız?

Araba kullanırken mümkün olduğunca az fren kullanıp arkanızdakilerin sizin usta bir sürücü olduğunuza kanaat getirmiş olabileceklerinden değişik bir haz duyar mısınız?

Bir dergide veya gazetede bir yazı okurken o yazıyı hiç beğenmediğiniz halde sonuna kadar okur musunuz?


 






 

Sanal Özgürlük

 

Adamın işleri iyi gitmiyordu bir süredir. Hem yeni işler olmuyor ve hem de tahsilat yapamıyordu. Birbirini izleyen ekonomik krizler onu da etkilemişti. Küçük birikimi, kısa sürede eriyip gitmişti bile. Hayatında ilk kez veresiye alışverişe başlamış ve gene ilk kez fatura ödemeleri aksamaya başlamıştı. Kısa süre içinde birşeyler yapmazsa, geleceği hiç parlak değildi... Şimdiye kadar bilgi almak, oyalanmak için kullandığı internet bağlantısını, iş bulmak için kullanmayı denemek istedi ve bunun için çabaladı durdu. Şimdiye kadar farkına varmadığı onlarca iş bulma adresini buldu ve tek tek inceledi. Ne kadar da çoktular. Demek ne kadar çok talep vardı iş bulmak için... Onlarca iş ilanına onlarca başvuru formu doldurdu gönderdi adam. Eleman arayanlar ne kadar da titizdiler öyle, başvuru formlarından birisini doldurmak bile bir saate yakın zamanını alıyordu. Yine de yılmadı adam, bıkmadan, usanmadan bütün formları doldurdu gönderdi. Formları doldurduktan sonra beklemeye başladı. Beklerken birkaç küçük iş de olmuştu ama onu tatmin edecek gibi değildi bu işler. En son formu doldurmasının üzerinden bir ay geçmesine rağmen, gelecek olumlu bir cevaptan umudunu kesmedi. Sabırla, umutla bekledi... Ne yazık ki, olumsuz bile olsa bir cevap gelmedi. "Öyle ya' dedi adam; "firmaların ellişer-yüzer adam çıkarttığı bir zamanda iş bulmak kolay mı olacaktı? " Bir sabah kapının zili çaldı adamın. Gelmesini umduğu cevabı her ne kadar bilgisayarından bekliyorsa da, umutla gitti kapıya... Postacıydı gelen ve elinde olmasını umduğu cevap yerine bir tane telefon faturası vardı. Hayalkırıklığı ve ekşi bir suratla zarfı yırttı açtı: 92.990.456 TL... Son ödeme tarihi: 29/04/2001... "Hah, şimdi yandık işte!" dedi adam, çünkü cebindeki para yarısına bile yetmiyordu faturanın. Öfkeyle gitti oturdu bilgisayarının başına ve bir de sigara yaktı... "Şu hale bak iş aramak bile parayla, hem de ne para!" Al sana 'sanal özgürlük', al sana 'gerçek parasızlık'... Bir an öylece kala kaldı... Hiçbir şey düşünmedi o kısa anda, sadece sigarasından derin bir nefes çekti. Sonra, silkinme gibi bir hareketle yeni bir dosya açtı bilgisayarında ve başladı yazmaya:
"Sanal Özgürlük

Adamın işleri iyi gitmiyordu bir süredir...."


 




 

Ben senin chat yapma ihtimalini sevdim

 

Sessiz,can sıkıntılı bir ortamda vazcaydım bilgisayarımı iş için kullanmaktan.
Ve artık bilgisayarımda "Başlangıç" a ilave edilmişti Chat odam.
Ben seninle bir gün o odada chat yapma ihtimalini sevdim..
Sana şiirler biriktiriyordum "Belgelerim" klasöründe..
Ama sen yoktun...
Ben, senin benimle chat yapabilme ihtimalini sevdim.
Ne zaman karşısına otursam bilgisayarımın ICQ da Online olma ihtimalini sevdim Password ü yazmamla başlayan. Ömrümün en uzun Ömrümün en kısa Ömrümün en çocuk Ömrümün en ihtiyar zamanlarını bekliyordum Çünkü sonunda sen orada oluyordun, Online oluyordun ..Ben senden Email alma ihtimalini sevdim. Ben seninle bir gün okullara 200 metreden uzak bir netcafede, Ben seninle ofisteki kalabalığın ortasındaki masamda, Ben seninle kimsenin bilmek zorunda olmadığı sessiz odamda, chatte olma ihtimalini sevdim Ben seni hiç sevmedim ki. Ben senin benimle chat yapabilme ihtimalini sevdim.

 
 
Ben seni hiç sevmedim ki..
Yorgun akşamlarda yaptığımız chat leri sevdim
Bir çiçek scriptini, bir gül scriptini sevdim
Bir de yıldızları sevdim
Download alanlarından gelip bilgisayarımda durdular.
Ben seni hiç sevmedim ki.
Beni kicklediğinde auto join olmayı sevdim
Taşları sevdim başıma vurduğunda
Ağlamayı sevdim disconnect olduğumda
Yalnız olduğumu anladığımda
Odayı yeniden kurmayı sevdim
Ben sen hiç sevmedim ki.
"Kuş" lara caps lock u öğretmeni sevdim
Action larla konuşmanı.
İnsana hatırlatmanı ;
Chat in bir adının da "geyik" olmadığını.
Ben seni hiç sevmedim ki.
Düştüğün zaman
Düşmeni sevdim
Serveri sevdim geldiğin zaman
Kalmanı sevmedim;
Korkuyordum sana alışmaktan..
Yine de sevdim gülümsemeyi
"bye" deyip ayrılışının ardından.
Ben seni hiç sevmedim ki. Ben seninle chat yapma ihtimalini sevdim.. Ben chat'lersem adam gibi chat'lerim.

 






 
Filler üzerine

 

Her milletten öğrencilere hayvanlarla ilgili ödev vermişler ve ''Filler üzerine yazın'' demişler. Herkes birşey yazmış, 

Fransızlar : Fillerde cinsel yaşam 

Çinliler : Fil pişirmenin bin yolu 

Etiyopyalılar : Bir fille bin kişi nasıl doyar? 

İngilizler : Safaride fil avlama teknikleri 

Almanlar : Filler ve fillerin Alman dil ve kültürüne etkileri 

İranlılar : Filler çarşafa nasıl sokulur? 

Amerikalılar : Daha büyük ve görkemli fil nasıl yetiştirilir? 

Japonlar : Daha küçük ve daha ucuz fil nasıl yetiştirilir? 

Yahudiler : Filler en pahalı ve en kârlı nasıl satılır? 

Brezilyalılar : Fillerle karnavalda samba yapma metodları 

Ve Türkler : Ne olacak bu fillerin hali?

 





 

Minibüs yazıları

 

 

 

  • Gözlerin var ya, benim olacaksın delikanlıca
  • Gidişine kızlar, duruşuna yollar hasta
  • Rampaların ustasıyım gözlerinin hastasıyım..
  • Önünü görmeden sollama, eve acı haber yollama...
  • Sollama beni, sollarım seni! Hadi, hayırlı yolculuklar abi...
  • Kuzu kurdun, yol Ford'un... Gözerin güzel ama bakmasını bilmiyorsun
  • Aşıksan vur saza, şoförsen bas gaza!
  • Dünya dikenli bir hayat, sevenlerde mi kabahat?!
  • Çilemse çekerim, kaderimse gülerim
    Alırsın Ford, olursun Lord
  • Istedim vermediler; sen soförsün dediler!
  • Rampanın atmacası
  • Gas, fren, şanzıman halin duman
  • Aşk çekenin yol gidenin!
  • Yaklasma toz olursun, geçme pişman olursun
  • Uzaktan seveceğim, senin haberin olmayacak
  • Sollama beni, mahcup ederim seni!
  • Tek rakibimiz, Turk Hava Yolları
  • Dünya delikanlı olsaydı yuvarlak olmazdı.
  • Bir sabah uykusuna doyamadım bir de sana
  • Bana öyle melun melun bakma güselim biliyorum birasdan sen de ineceksin!...

 






 

Ah şu bizim Türkler!

 

* Tek abdestle 5 vakit namaz kılmak için iki büklüm kıvranan kişi tabiî ki Türktür.

* Desenlerini çok beğenerek aldığı bir mobilya üstüne başka bir örtü örterek kullanan kişi Türktür.

* Geçirdiği bir trafik kazasından sonra kanlar içinde çıkıp, çarpılmış arabasına üzülen Türktür.
* Otoyolda, otomobilin gaz pedalına tuğla koyup, yorulmadan kullanma fikri Türk'ündür.
 
* Ancak bir Türk kolayı çalkalayıp fışkırtarak asitsiz içmeyi akıl edebilir.
 
* On yıllık bir otomobilin koltuk ambalaj naylonlarını kullanma becerisini ancak Türkler gösterir.
 
* Yemekte eti bıçakla değil, çatalın yanıyla kesmeye çalışan bir kişi görürseniz gözlerinden öpün! O bir Türk'tür.
 
* Kırmızı ışıkta durduğunuz için size ancak bir Türk kızabilir.
 
* Alkollü araç kullanıp yakalandığında 'alkolsüzünü getirin onu da kullanıyım' diyen Türk'ten başkası olamaz.

 






 

Birden fazla hatun nasıl idare edilir?

 

Farklı mekânlar: Öncelikle dikkat edilmesi gereken nokta, elinizdeki hatunların her birinin ayrı mekânların kızı olmalarına özen göstermek. Kızlardan biri Taksim İstiklâl'de takılmayı severken, diğeri Kadıköy'de Akmar'da takılmayı tercih ediyorsa şimdilik pek bir sorun gözükmüyor. Bunlara ek olarak bir tane de Bakırköy camiasından stepneye alırsanız da kan yapar. Hem bir gün Kadıköy, bir gün Bakırköy, caanim İstanbul'u gez babam gezersiniz, hem de öpersiniz çeşit çeşit elma yanaklardan, bade dudaklardan...Ama şimdiki delikanlılar bu farkli mekânlar kuralına pek riayet etmiyorlar. Bakıyorum delikanlıya, İstiklâl Caddesi'nde bir gün farklı, öbür gün farklı kızla el ele dolaşıyor. (Bu arada dolaşırken elini sevgilisinin kıç cebine sokma adeti de ne zaman çıktı bilemem. Biz el ele, yanak yanağa izdivaç etmeyi bilirdik. Bunlarınki ne ayaktır anlayamadım. Birbirlerinin kıçlarını kolluyorlar herhal.) Neyse, ne diyorduk?.. Haa, ayni mekânda bir gün farklı, öbür gün farklı kızla dolaşıyorlar. Hiç mi hiç korkma yok bu çocuklar da canim. Kızla gezerken bir bara girelim bir iki bir şeyler içelim diye bara bir giriyorlar, haydaa, evvelsi günkü kızla burun buruna geliyor bizim çocuk. İşte o an ikinci altın kural devreye giriyor: 

Kural 2: Sağlam bahane: Bu kuralın bir diğer adi da, "Favori kızı bil"dir. Öbür manitaya ebelendiğin takdirde hemen laf ebeliği ile durumu kurtarmayı deneyeceksin.Ya da sağlam bir bahanen olacak. "Bu benim kuzenim, kaç aydır ilk defa karşılaşıyoruz da o yüzden biraz samimi gibi bir durum oldu da, kil da tüy de..." gibi düz duvara tırmanma çabaları hem karizmanızı dibe vurduracak, hem de ikisinden birden olmanıza sebebiyet verecektir. Kazı sağlam bir şekilde çeviremiyorsanız, favori kızınızın hangisi olduğuna karar
vereceksiniz. Diyelim elinizde üç tane manita var. Üçü de taş, maaşallah. Bir şekilde sakata gelip ebelendiğinizde, iki tanesiyle papaz olup tüm ilişkilerinizi kopardığınızda, bir tanesinin elinizde sağlam kalması için bu yöntem şart. 

Kural 3: Hattın açık olmasın: Cep telefonu bu tür multi - manita durumlarında tam bir oyunu bozan, borazanlık yapıyor. Siz kızın evinde ilk içkinizi yudumluyor, kız da üstüne hafif bir şeyler giyiyorken çalan cep'inizde diğer hatunun adini görebilirsiniz. Telefonu kapatsanız, her iki kıza da bir sürü izah gerekecek. Bu yüzden ya is üstündeyken telefonu kapalı tutun, ya da iki ayrı hat alin. Biri biri için, öteki öbürü için... Bazı cep telefonları istediğiniz kişiye farklı şekilde çalabiliyor, onlardan edinin, çalışından öbür manitanın aradığını anında çakıp, daha cebinizden çıkarmadan kapatabilirsiniz. "Kim arıyorsa arasın. Su animizi kimse bölemez bebeğim" gibisinden bir iki cümleyle de roketi ateşlediniz mi, sizi kimse tutamaz. 

Kural 4: Kızın mezhebini genişletin: Bütün bu saydıklarımdan daha önemli bir numara daha var. Hatun kişiyi yavaş yavaş mevzuya ısındırmak. Sizin yanınızda çeşitli kızlar görebileceğini, bunun gayet normal bir şey olduğunu, modern toplumda karşı cinsle bir kafede oturup bir şeyler içerek bir is görüşmesi yapmanın kıskanılmaması gerektiğini, kıskanmanın ve bunu problem haline getirmenin çok ilkel bir libido seviyesi gerektirdiğini paşa paşa izah edin. Öncelikle kızı çok modern bir insan olduğuna inandırın; "Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz, bir kızla bir erkek yan yana oturduklarında illâ ki malabadi aftirseyv vaziyetleri mi olucak?" deyin. Bu arada elinizi de kızın
bacaklarından çekin, yoksa anlattıklarınız bir boka yaramaz.
Ve diğer artçı kurallar: 
    Bos bulunup birinin adıyla diğerine seslenmeyin. Kazara yediğiniz bu halt hatunun kıllanmasına ve bu isi çaktırmadan araştırmasına vesile olacaktır. Hatunlarla daha çok evde takılmaya çalışın. "Ev ortamı, huzur ortamı" gibi lakırdılar sarf edin. Ama ev sizin eviniz değil de kızların evi olsun. Saklandığınız kalenin farkına sizden başka kimse varamasın. Unutmayın, sizin eviniz, sizi arayanların ilk bakacakları yer olacaktır.Dediklerimi dinlediyseniz, hepiniz çok rahat edersiniz. Öpülmedik yanak, koklanmadık çiçek bırakmazsınız...



ßU S!T€ SÜP€R - єğℓєη¢є

 

Yalancı

 

Adamın sigarası bitmiş. Saat de gecenin 22.00'siymiş. Karısına sigara almaya gideceğini ve birazdan döneceğini söyleyerek, köşedeki bakkalın yolunu tutmuş. Köşeye vardığında bir de bakmış, bakkal kapalı. Bakkalın yanında da bir bar varmış. Adam paralı makinelerin birinden sigara almak ümidiyle bara girmiş. Sigarayı tam alıyormuş ki barda çok güzel bir sarışın görmüş. Kadın da adamı kesiyormuş. Adam kadının yanına yaklaşmış, muhabbet etmeye başlamışlar. Bardan çıkıp kadının evine gitmişler. Adam sabah telaşla kalkmış. Kadına biraz un getirmesini söylemiş ve ellerini unlayıp evden telaşla çıkmış. Eve gittiğinde, karısı öfkeyle kapıyı açmış. Adam karısına, "Vallahi sigara almak için çıktım, bakkal kapalıydı. Bara gittim daha sonra barda sarışın bir kadınla tanıştım. Onun evinde sabahladım" demiş. Karısı adama inanmayarak bakmış ve "Bana ellerini göster" demiş. Adam ellerini gösterince kadının tepkisi şöyle olmuş: - Adi herif yine yalan söylüyorsun. Bütün gece bowling oynadın değil mi?




 

Sigaranın faydaları bulundu

 

 

Türkiye'de İlk Defa Sigaranın Faydaları Bizde

Sigara içeni köpek ısırmaz
Çünkü yanında baston taşır

Evine hırsız girmez
Çünkü sabahlara kadar öksürür

Üzerine sinek konmaz
Çünkü buram buram nikotin kokar

Fazla yorulmaz
Çünkü yorulunca tıkanacağını bilir

Yürümek için zorlanmaz
Çünkü tekerlekli iskemlede gezdirilir

İhtiyarlamaz
Çünkü genç yaslarda sevdiklerine kavuşur

Sigara içenlerin ayrıca:

Yüzlerine renk gelir
Çünkü dişleri ve bıyıkları sapsarı olur

Vücutları bir kus gibi hafifler
Çünkü ileri donemdeki dolaşım bozukluğundan ötürü önce parmakları,
sonra da el ve ayakları kesilir

 





 

2003 Yılı Ödülleri

 

 
 
Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol